Eric Cantona, 24 Mayıs 1966’da Marsilya, Fransa’da doğdu. Cantona’nın çocukluk yılları, futbol tutkusuyla geçti. Babası Albert Cantona, hemşirelik ve ressamlık yaparken, annesi Éléonore Raurich, psikiyatri hastanesinde sosyal hizmet uzmanıydı. Cantona, işçi sınıfı bir ailede büyüdü ve bu ortam, onun güçlü karakterini ve mücadeleci ruhunu şekillendirdi.

Aile ve Çocukluk Yılları

Cantona’nın ailesi, aslen İtalyan ve İspanyol kökenlidir. Dedesi, Francisco Raurich, İspanyol İç Savaşı’ndan kaçan bir cumhuriyetçiydi ve Fransa’ya iltica etmişti. Bu geçmiş, Cantona’nın kişiliğinde önemli bir yer tutmuş ve onun asi ruhunu beslemiştir. Marsilya’nın Caillols bölgesinde büyüyen Cantona, çocukluk yıllarında futbol oynamaya başladı ve bu spor onun için bir tutku haline geldi.

Auxerre Dönemi

Cantona’nın yetenekleri, genç yaşta fark edildi ve 15 yaşında Fransa’nın köklü kulüplerinden Auxerre’in altyapısına katıldı. Auxerre’de, Guy Roux yönetiminde futbol eğitimi aldı ve burada futbol yeteneklerini geliştirme fırsatı buldu. Cantona, hem fiziksel hem de teknik açıdan hızla ilerledi ve kısa sürede dikkatleri üzerine çekti.

1983 yılında, 17 yaşındayken, Auxerre’in A takımında profesyonel olarak sahaya çıktı. Bu dönemdeki performansı, onun ne kadar özel bir yetenek olduğunu ortaya koydu. Ancak, futbol sahasındaki yeteneklerinin yanı sıra, disiplinsiz davranışları ve agresif tavırları da göze çarpıyordu.

Marseille ve Loan (Kiralık) Dönemleri

1986 yılında Marsilya‘ya transfer olan Cantona, burada Fransa’nın en büyük kulüplerinden birinde oynama fırsatı buldu. Marsilya’da oynadığı dönemde, yetenekleri daha da belirginleşti. Ancak, saha dışındaki sorunlar ve disiplinsiz davranışları nedeniyle, çeşitli dönemlerde farklı kulüplere kiralık olarak gönderildi. Bu dönemde Bordeaux, Montpellier ve Nîmes gibi kulüplerde forma giydi.

Montpellier’de geçirdiği süre zarfında, Cantona’nın yetenekleri bir kez daha ortaya çıktı ve burada kazandığı Coupe de France zaferi, kariyerinin önemli anlarından biri oldu. Ancak, yine saha dışındaki problemler ve takım arkadaşlarıyla yaşadığı anlaşmazlıklar, onun sürekli olarak tartışılan bir figür olmasına neden oldu.

Eric Cantona, Fransa’daki çalkantılı futbol kariyerinin ardından İngiltere’ye transfer olarak adını dünya futbol tarihine altın harflerle yazdırdı. İngiltere’deki yılları, Cantona’nın sadece yeteneklerini değil, aynı zamanda karizmatik ve asi kişiliğini de ortaya koyduğu dönemlerdir.

Leeds United

1992 yılında Cantona, Fransa’dan İngiltere’ye transfer oldu ve Leeds United forması giymeye başladı. Leeds United, o dönemde İngiltere’nin en üst düzey liginde mücadele eden güçlü bir takımdı. Cantona, İngiliz futboluna hızlı bir giriş yaptı ve kısa sürede dikkatleri üzerine çekti.

Leeds United‘daki performansı, takımın 1991-1992 sezonunda Football League First Division (Premier Lig’in öncülü) şampiyonluğunu kazanmasında önemli rol oynadı. Cantona’nın yaratıcı oyun tarzı, gol yetenekleri ve saha içindeki liderliği, Leeds United’ın başarısında büyük pay sahibiydi. Özellikle kritik maçlarda attığı goller ve yaptığı asistler, takımını zirveye taşıdı.

Ancak, Cantona’nın Leeds United’daki kariyeri kısa sürdü. Teknik direktör Howard Wilkinson ile yaşadığı anlaşmazlıklar ve takım içindeki bazı sorunlar nedeniyle, Leeds United’da uzun süre kalamadı. Cantona’nın İngiltere’deki yetenekleri ve potansiyeli, diğer büyük kulüplerin dikkatini çekmişti.

Manchester United

1992 yılının Kasım ayında, Manchester United teknik direktörü Sir Alex Ferguson, Cantona’yı transfer etmeye karar verdi. Leeds United’dan Manchester United’a yapılan bu transfer, İngiliz futbol tarihinin en önemli ve etkileyici transferlerinden biri olarak kabul edilir. Cantona, Manchester United’a katıldığında takım, uzun süredir beklenen Premier Lig şampiyonluğunu kazanma mücadelesi veriyordu.

Cantona’nın Manchester United’a katılması, takımın çehresini tamamen değiştirdi. İlk sezonunda, Cantona’nın etkileyici performansı sayesinde Manchester United, 26 yıl aradan sonra ilk kez Premier Lig şampiyonu oldu. Cantona, bu başarının mimarlarından biri olarak takım arkadaşları ve taraftarlar tarafından büyük bir sevgi ve saygıyla karşılandı.

Manchester United’daki kariyeri boyunca, Cantona dört Premier Lig şampiyonluğu ve iki FA Cup zaferi yaşadı. Saha içindeki liderliği, yaratıcı oyun tarzı ve önemli anlarda attığı gollerle takımının en değerli oyuncularından biri haline geldi. Özellikle, 1996 FA Cup finalinde attığı gol, Manchester United’ın tarihi zaferlerinden biri olarak hafızalarda yer aldı.

“Kung Fu” Tekmesi ve Cezası

Cantona’nın Manchester United kariyeri, sadece başarılarla değil, aynı zamanda tartışmalı olaylarla da doluydu. 1995 yılında Crystal Palace maçında, tribünlerdeki bir taraftara attığı “kung fu” tekmesi, futbol tarihinin en sansasyonel olaylarından biri olarak anıldı. Bu olay nedeniyle Cantona, dokuz ay futboldan men cezası aldı ve 120 saat kamu hizmeti cezasına çarptırıldı. Cantona, cezasının ardından futbola geri döndüğünde, Manchester United’a olan bağlılığını ve yeteneklerini bir kez daha gösterdi.

Emeklilik ve Miras

1997 yılında henüz 30 yaşındayken futbolu bırakan Cantona, Manchester United’daki kariyerini zirvede noktaladı. Futbolu bıraktıktan sonra sinema ve televizyon dünyasında oyunculuk yapan Cantona, sanat kariyerinde de başarılı oldu. Ayrıca, plaj futboluna olan ilgisiyle bilinen Cantona, Fransa Plaj Futbolu Milli Takımı’nda yer aldı ve bu sporun gelişimine katkı sağladı.

Eric Cantona, İngiltere’deki yıllarında sadece bir futbolcu olarak değil, aynı zamanda bir ikon olarak da anıldı. Manchester United taraftarları için her zaman “King Eric” olarak kalacak ve futbol dünyasında bıraktığı iz, nesiller boyu hatırlanacaktır. Cantona’nın İngiltere’deki kariyeri, futbol tarihinin en unutulmaz dönemlerinden biridir ve onun asi ruhu, futbolun romantizmini ve dramatizmini en iyi şekilde yansıtır.

Futbol, herkesin kendi tarzını ortaya koyabileceği bir sanat.” – Eric Cantona